ANTROPOLOJİK KAPİTALİZM - 3
Neoliberal piyasa ve "ölçme-karşılaştırma
bilimi"
J. Diamond'un neoliberal bilimciliği, 90'lı yıllardan itibaren Dünya
Bankası'ndan stratejik danışmanlık şirketlerine, Fukuyama'lara vb kadar
neoliberalizmin alamet-i farikası haline gelen; bölgeler ve ülkelerin
“gelişmişlik düzeyi”, “gelişme potansiyeli”, “rekabet gücü”ne dair “ölçme-karşılaştırma” “teknik
analizi”nden ibarettir.
Neoliberal gelişmişlik analiz ve karşılaştırmaları, yüksek bilimsel
analiz ve uzmanlığa dayanıyor gibi görünür ve gösterilir.
Gerçekte tarih dışılığı bir yana, anti-bilimsel mistifikasyonun dip
noktasıdır.
Hiçbir gerçek tarihsel-toplumsal süreç ve ilişkiyi analiz etmez, yalnızca
mistifiye ve manipüle eder.
Bilimsel analiz yerine geçirilen neoliberal ölçme-karşılaştırma
tekniği şundan ibarettir: Üretim tarzı, üretici güçlerin gelişme düzeyi,
üretim ve mülkiyet ilişkileri, sınıflar, rejim ve devlet biçimleri, iç ve
dış çelişki ve mücadeleler, uluslar arası güç ve egemenlik ilişkileri, yani
tarih ve toplumsal ilişkiler adına ne varsa bir yana bırakılır ve yok sayılır.
Birbirinden tamamen yalıtık olduğu varsayılan ülkelerdeki ele alınan konu
hangisiyse; diyelim ki teknoloji, şehircilik, eğitim, demokrasi veya
futbol-o bir kez daha geri kalan her türlü ilişkiden yalıtılır.
Sonra da o konuda neoliberal nicel performans ölçme-karşılaştırma
teknikleriyle dünya ligleri ve sıralamaları yapılır.
Örneğin teknolojik inovasyonda filanca ülke ile falanca ülke
karşılaştırılır, veya dünya demokrasi ligi sıralamasında filanca ve
falanca ülkelerin yerleri belirlenir.
Bu yöntemle her hangi bir konuyu soyutlayıp, örneğin kimin facebook
sayfasında kaç beğen aldığı, veya filanca futbolcunun maç başına kaç pas
yaptığı, ya da falanca pop-starın kaç sevgili değiştirdiğine varana
kadar, kapitalist değer yasası cinsinden “ölçüp karşılaştır”abilirsiniz.
Sevgili değiştirme performansını magazinsel bulabilirsiniz, fakat aynı
yöntemle yapılan “ölçme-karşılaştırmalı gelişmişlik analizleri” sizi “bilimsel
kaçınılmazlık”lara hemen temin eder!
“Başarılı/başarısız”, “kazanan/kaybeden” ülkeler gibi şeyleştirilmiş
kategoriler, kapitalist gelişme “ölçme-karşılaştırma”sının olmazsa
olmazıdır: Şikeli maça, aşağıdakiler için ölümcül lanetlenmişlik,
yukarıdakiler için tanrısal kutsanmışlık adrenalini katar.
J. Diamond'un pek bilimsel “karşılaştırmalı analiz” tekniğinden bir
örnek verelim. Günümüz Batı kapitalizmi ile dünyanın geri kalanını teknolojik
icad ve yenilikler açısından karşılaştırıyor.
Sıraladığı maddelerden birkaçı:
“Mucitlerin sahiplik haklarını koruyan patent ve öteki telif hakları yasalarıyla
çağdaş Batı'da yeniliklere kanat gerilirken çağdaş Çin'de bu tür bir
korumanın olmaması yenilik heveslerini kırıyor. ...
Amerikan toplumundaki güçlü bireycilik başarılı mucitlerin kendi kazançlarını
kendilerine saklamalarına izin verir, oysa Yeni Gine'deki güçlü aile bağları, para
kazanmaya başlayan birinin onlarca akrabasının kendilerini evine alması,
karınlarını doyurması, ceplerine para koyması beklentisiyle kapısına
dayanmalarını sağlama alır.”
İşte buna “antropolojik neoliberalizm” diyoruz!
J. Diamond, neoliberal “ölçme-karşılaştırma analizler”ini,
antropolojik magazinleştirme ve biyo-jeo-evrimci senaryolarla,
kapitalizm-öncesi Paleolitik, Neolitik, Antik, Orta Çağ toplumları
arasındaki seçmece “tarihsel” karşılaşma ve karşılaştırma mizansenleri
üzerinden de bolca yapar.
Neoliberal kapitalist ideolojinin, “başarılı/başarısız”,
“kazanan/kaybeden” ve çünkü “sahip olan/olmayan” şeysel kategorileri,
biyo-coğrafi evrimci determinizm, yani bir doğa yasası kurgusuyla,
kapitalizm-öncesi toplumları seçmece karşılaştırma anektodlarıyla tüm bir
insanlık tarihine mal edilir.
Kapitalizm-öncesi toplumların neoliberal kapitalist
“ölçülme-karşılaştırılma”sından çıkarsanan soyut determinizm yasalaştırmaları,
dönüp çağlar ötesi bir zıplayışla, günümüz “modern Batı üstünlüğünü” ve yeni
egemenlik stratejilerinin mazur, meşru ve kaçınılmaz gösterilmesinde
kullanılır.
Bu tür bir neoliberal-bilimcilik, “olanın olması gereken, olması gerekenin
de zaten olan” olduğunu kapitalist soyut-değer cinsinden performans ölçme-karşılaştırma
teknikleriyle totolojik “kanıtlanması”ndan ibarettir.
“Çağdaş Amerikan kültüründe, entelektüel kutsanmışlık tarihsel momentin
ideolojik fon müziğini işitme, ve ona zahmetsizce eşlik etme yeteneğine sahip
olmayı gerektirir.
Örneğin Sovyetler Birliği çökerken Francis Fukuyama'nın 'tarihin sonunu'
ilan edişini, veya Malcolm Gladwell'in küçülmeye gitmiş şirketlerin
yöneticilerinin 'ezber bozucu' kararlarını övüşünü düşünebiliriz.
Kilit nokta sosyal güç veya sınıf ilişkilerinin, siyasal veya sosyal
çelişkilerin her türlü tartışması yerine, nötr görünümlü ve gayrı-şahsi
güçleri geçirmektir.
Geçen onyıllarda, hepsi yüzlerce yıllık tarihsel değişimi açıklama
iddiasıyla bilimsel kaçınılmazlık haleleri takınan deterministik şemalarin
-teknolojik, biyolojik, çevresel- güçlü bir yeniden diriltilişine tanık
olduk.
Kutsanmış entelektüellerimiz, sahip olanlar ile olmayanlar, veya
sömürgeciler ile sömürgeleştirilenler arasındaki karmaşık mücadelelere ilgi
göstermek yerine, Silikon Vadisi'nden gelen son ağsal stratejilerin kozmik
imalarına, veya savanda 100 bin yıl önce olduğu varsayılan doğal seçilimlere
odaklandılar.
Neoliberal zamanlarımızda ciddi düşünce adına geçer akçe olan budur -
aklın tümden tarih-dışılaştırılmış çerçevesi, ayrıcalıklı olanların
ayrıcalıklarından hoşnut olmasını, ve diğerleriyle pazarlıkta el artırmasını
sağlar.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder