1 Aralık 2022 Perşembe

  ANTROPOLOJİK KAPİTALİZM - 3

 

Neoliberal piyasa ve "ölçme-karşılaştırma bilimi"

J. Diamond'un neoliberal bilimciliği, 90'lı yıllardan itibaren Dünya Bankası'ndan stratejik danışmanlık şirketlerine, Fukuyama'lara vb kadar neoliberalizmin alamet-i farikası haline gelen; bölgeler ve ülkelerin “gelişmişlik düzeyi”, “gelişme potansiyeli”, “rekabet gücü”ne dair “ölçme-karşılaştırma”  “teknik analizi”nden ibarettir.

Neoliberal gelişmişlik analiz ve karşılaştırmaları, yüksek bilimsel analiz ve uzmanlığa dayanıyor gibi görünür ve gösterilir.

Gerçekte tarih dışılığı bir yana, anti-bilimsel mistifikasyonun dip noktasıdır.

 Hiçbir gerçek tarihsel-toplumsal süreç ve ilişkiyi analiz etmez, yalnızca mistifiye ve manipüle eder.

 Bilimsel analiz yerine geçirilen neoliberal ölçme-karşılaştırma tekniği şundan ibarettir: Üretim tarzı, üretici güçlerin gelişme düzeyi, üretim ve mülkiyet ilişkileri, sınıflar, rejim ve devlet biçimleri, iç ve dış çelişki ve mücadeleler, uluslar arası güç ve egemenlik ilişkileri, yani tarih ve toplumsal ilişkiler adına ne varsa bir yana bırakılır ve yok sayılır.

Birbirinden tamamen yalıtık olduğu varsayılan ülkelerdeki ele alınan konu hangisiyse; diyelim ki teknoloji, şehircilik, eğitim, demokrasi veya futbol-o bir kez daha geri kalan her türlü ilişkiden yalıtılır.

 Sonra da o konuda neoliberal nicel performans ölçme-karşılaştırma teknikleriyle dünya ligleri ve sıralamaları yapılır.

 Örneğin teknolojik inovasyonda filanca ülke ile falanca ülke karşılaştırılır, veya dünya demokrasi ligi sıralamasında filanca ve falanca ülkelerin yerleri belirlenir.

 Bu yöntemle her hangi bir konuyu soyutlayıp, örneğin kimin facebook sayfasında kaç beğen aldığı, veya filanca futbolcunun maç başına kaç pas yaptığı, ya da falanca pop-starın kaç sevgili değiştirdiğine varana kadar, kapitalist değer yasası cinsinden “ölçüp karşılaştır”abilirsiniz.

Sevgili değiştirme performansını magazinsel bulabilirsiniz, fakat aynı yöntemle yapılan “ölçme-karşılaştırmalı gelişmişlik analizleri” sizi “bilimsel kaçınılmazlık”lara hemen temin eder!

 “Başarılı/başarısız”, “kazanan/kaybeden” ülkeler gibi şeyleştirilmiş kategoriler, kapitalist gelişme “ölçme-karşılaştırma”sının olmazsa olmazıdır: Şikeli maça, aşağıdakiler için ölümcül lanetlenmişlik, yukarıdakiler için tanrısal kutsanmışlık adrenalini katar.

 J. Diamond'un pek bilimsel “karşılaştırmalı analiz” tekniğinden bir örnek verelim. Günümüz Batı kapitalizmi ile dünyanın geri kalanını teknolojik icad ve yenilikler açısından karşılaştırıyor.

Sıraladığı maddelerden birkaçı:

“Mucitlerin sahiplik haklarını koruyan patent ve öteki telif hakları yasalarıyla çağdaş Batı'da yeniliklere kanat gerilirken çağdaş Çin'de bu tür bir korumanın olmaması yenilik heveslerini kırıyor. ...

Amerikan toplumundaki güçlü bireycilik başarılı mucitlerin kendi kazançlarını kendilerine saklamalarına izin verir, oysa Yeni Gine'deki güçlü aile bağları, para kazanmaya başlayan birinin onlarca akrabasının kendilerini evine alması, karınlarını doyurması, ceplerine para koyması beklentisiyle kapısına dayanmalarını sağlama alır.”

İşte buna “antropolojik neoliberalizm” diyoruz!

 J. Diamond, neoliberal “ölçme-karşılaştırma analizler”ini, antropolojik magazinleştirme ve biyo-jeo-evrimci senaryolarla, kapitalizm-öncesi Paleolitik, Neolitik, Antik, Orta Çağ toplumları arasındaki seçmece “tarihsel” karşılaşma ve karşılaştırma mizansenleri üzerinden de bolca yapar.

 Neoliberal kapitalist ideolojinin, “başarılı/başarısız”, “kazanan/kaybeden” ve çünkü “sahip olan/olmayan” şeysel kategorileri, biyo-coğrafi evrimci determinizm, yani bir doğa yasası kurgusuyla, kapitalizm-öncesi toplumları seçmece karşılaştırma anektodlarıyla tüm bir insanlık tarihine mal edilir.

Kapitalizm-öncesi toplumların neoliberal kapitalist “ölçülme-karşılaştırılma”sından çıkarsanan soyut determinizm yasalaştırmaları, dönüp çağlar ötesi bir zıplayışla, günümüz “modern Batı üstünlüğünü” ve yeni egemenlik stratejilerinin mazur, meşru ve kaçınılmaz gösterilmesinde kullanılır.

Bu tür bir neoliberal-bilimcilik, “olanın olması gereken, olması gerekenin de zaten olan” olduğunu kapitalist soyut-değer cinsinden performans  ölçme-karşılaştırma teknikleriyle totolojik “kanıtlanması”ndan ibarettir.

“Çağdaş Amerikan kültüründe, entelektüel kutsanmışlık tarihsel momentin ideolojik fon müziğini işitme, ve ona zahmetsizce eşlik etme yeteneğine sahip olmayı gerektirir.

Örneğin Sovyetler Birliği çökerken Francis Fukuyama'nın 'tarihin sonunu' ilan edişini, veya Malcolm Gladwell'in küçülmeye gitmiş şirketlerin yöneticilerinin 'ezber bozucu' kararlarını övüşünü düşünebiliriz.

Kilit nokta sosyal güç veya sınıf ilişkilerinin, siyasal veya sosyal çelişkilerin her türlü tartışması yerine, nötr görünümlü ve gayrı-şahsi güçleri geçirmektir.

Geçen onyıllarda, hepsi yüzlerce yıllık tarihsel değişimi açıklama iddiasıyla bilimsel kaçınılmazlık haleleri takınan deterministik şemalarin -teknolojik, biyolojik, çevresel- güçlü bir yeniden diriltilişine tanık olduk.

Kutsanmış entelektüellerimiz, sahip olanlar ile olmayanlar, veya sömürgeciler ile sömürgeleştirilenler arasındaki karmaşık mücadelelere ilgi göstermek yerine, Silikon Vadisi'nden gelen son ağsal stratejilerin kozmik imalarına, veya savanda 100 bin yıl önce olduğu varsayılan doğal seçilimlere odaklandılar.

Neoliberal zamanlarımızda ciddi düşünce adına geçer akçe olan budur - aklın tümden tarih-dışılaştırılmış çerçevesi, ayrıcalıklı olanların ayrıcalıklarından hoşnut olmasını, ve diğerleriyle pazarlıkta el artırmasını sağlar.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  ŞAMANİZMİN BİLİMSEL ARKA PLANI     Bugün birçok ülkede bilimsel çalışmalar disiplinlerarası bilimsel araştırmalar şeklinde yürütülme...