ANTROPOLOJİ VE AİLE
EŞ SEÇME SÜREÇLERİ
Ailelerin evlilikleri onaylaması kültürel bir kuraldır.
Günümüzde kadın ya da erkeğin hiçbir baskı altında kalmadan
evleneceği kişiyi seçme özgürlüğü yaygınlaşmasına rağmen, tarihin ilk
dönemlerinden günümüze birçok kültürde evliliğe, gençlerin kendi başına karar
vermelerine izin verilmemiştir.
Evlilik, evlenen bireylerin aileleri arasında yeni ortak alanlar
oluşturarak, iki aileyi birbirine bağlar.
İki bireyin evlenmesiyle birlikte aileler arasında bir takım hakların
karşılıklı olarak transferi ve kullanımı söz konusu olur.
Bu yüzden kültürler, ailelere evlenmelerde çocuklarını denetleme
hakkı vermektedir.
Tercihli Evlilik:Kültürel olarak, eş seçme kurallarının belirlendiği
ve sınırlandırıldığı evlilik türüdür.
Bu tür evliliklerde tanıdık biriyle evlenme anlayışından hareketle
evlilik tercihi yapılmaktadır.
Burada tercih, birçok toplumda ailelerin çocuklarının kimlerle
evleneceğini yine onlar adına karar vermesi süreci olarak gerçekleşir.
Tercihli evlilik: Evlenecek kişiler adına evliliğe aile reisi, aşiret
reisi, dini ve etnik liderler gibi şahsiyetlerin karar verdiği evliliktir.
Birçok kültürde bu tür toplumsal ve kültürel faktörler, tercihli
evliliklerin pek çok türünün üretilmesine neden olmuştur.
Bunlar: Paralel kuzen evlilikleri: Aynı cinsten kardeşler olan
amca veya teyze kızları ile yapılan evliliktir.
Kuzenler arası evliliğin temel nedeni, mal varlığını korumak ve
mülkiyetin parçalanmasını engellemektir.
Bu tür evlilikler, Arap, İsrail, Yunan ve Çin kültürleri tarafından
onaylanmıştır.
Paralel kuzen evliliği erkeğin, ailesinden kalan malı mülkü, aile
içinde tutmasına ve mirasın dağılmasını önlemeye yardım eder.
•Çapraz kuzen evlilikleri: Hâla ve dayı çocukları gibi farklı cinsten
kardeşlerin çocukları arasında yapılan evliliklere denir.
Kan bağı derecesi aynı olmakla birlikte bazı toplumlarda paralel kuzen
evliliği iç,çapraz kuzen evliliği ise dış evlilik olarak kabul edilmektedir.
Bu kabul,soyu sürdürme kaygısından kaynaklanmaktadır.
•Beşik kertme: Genellikle aynı tarihlerde doğan iki çocuğun aileleri
tarafından büyüdüklerinde evliliklerinin güvenceye alınması olarak uygulanan
bir evlilik türüdür.
Ancak aynı tarihlerde doğma uyulması zorunlu olan bir kural değildir.
Bunlardan erkek büyük, kız küçük olabilir.
Yine de kızın iki yaşını geçmemiş olması gerekir.
Tercihli evlilik türleri: Paralel kuzen, çapraz kuzen, beşik kertme,
berdel, kayınbirader, baldız, taygeldi ve hayalet evlilikleri.
•Berder/berdel evlilik: Evlenecek iki erkeğin birbirlerinin kız
kardeşleriyle evlenmesine verilen addır.
Anadolu’da yaygın olan bu tercihli evlilik türü, Büyük Menderes
Havzasında ve Gaziantep yöresinde değişik yapma, Hakkâri çevresinde ise kepir
adını almaktadır.
**Berder evlilikler,daha çok başlık parasından kaçınmak isteyen, takı
ve düğün giderlerinin aile ekonomisini sarsacak kadar dengesiz olmasını
engellemeye çalışan, aileler arası dayanışmanın ve dirliğin pekiştirilmesini
amaçlayan ailelerin başvurduğu bir evlenme biçimidir.
Aralarında bu tip evlilik bağı kurulan ailelere ise berder aile
denir.
•Kayın biraderle evlilik (levirat): Bir erkek öldüğünde karısının, kayın
biraderlerinden birisiyle evlenmesi geleneğidir.
Yenge ile kayın birader evliliğinden oluşan bir tercihli
evlilik tipidir.
Böylece ilk evlilikten olan çocukların baba soyunu devam ettirmesi
sağlanmış olur.
Levirat evlilikler, dul kadının ve çocuklarının yaşamlarını emniyet
altına alarak,akrabalık bağlarının sürdürülmesini mümkün kılmaktadır.
•Baldızla evlilik (sororat): Karısı ölen erkeğin, onun kız
kardeşlerinden (baldızlarından) birisiyle evlenmesine denir.
•Taygeldi evlilik: Toplumlarda çok sık rastlanmasa da taygeldi
evlilik,çocuklu dul bir erkekle çocuklu dul bir kadının kendilerinin ve
çocuklarının birbirleriyle evlenmesidir.
•Hayalet evlilik: Afrika toplumlarında ölen kocanın kardeşi
yengesiyle veya evlenmeden ölmüş bir akrabasının yerine evlenir.
Bu tip evlilikler yoluyla doğan çocuklar ölen kişilerin çocuğu
sayılır.
ANTROPOLOİ VE AİLE
Aile kavramı, toplumun yapısına göre değişik anlamlar kazanabilmektedir.
Bu olgu, ailenin antropolojik olarak genel kabul gören bir tanımını yapmayı
güçleştirmektedir.
Aynı toplumda aile olarak ifade edilen sosyal grup, zamana, mekâna
(bölgelere) ve toplumsal tabakalaşma sistemine göre farklılıklar
gösterebilmektedir.
Bu yüzden antropologlar, bütün insan toplumlarında ve kültürlerinde yaygın
olan aile kurumunu dikkate alarak, aile tanımlarını genişletmeye çalışmışlardır.
***Örneğin Malinowski, aileyi, “evlilik, kan ve evlatlık edinme yoluyla
birbirine bağlanmış, birbiri ile ailevi rollerine göre ilişki kurmuş olan
iki ya da daha fazla sayıdaki bireyin oluşturduğu bir grup” şeklinde
tanımlamıştır.
Malinowski’nin bu tanımına göre aile bireylerinin aynı
çatı altında yaşama zorunluluğu yoktur.
***Oysa Murdock, bir grubun aile olabilmesi için üyelerinin ortakbir
yerleşim biriminde ortak bir çatı altında yaşamasını, bu birimde oturan
bireylerarasında ekonomik iş birliğini,üreme-çoğalma ihtiyaçlarının
karşılanmasını gerekli görmektedir.
Murdock’a göre aile, “Birlikte oturan iki yetişkin cinsin toplum
tarafından evliliğinin onaylanması neticesinde cinsel ihtiyaçlarını
karşılamaları, buevli çiftin kendilerinin veya evlat edinîlmiş bir veya birkaç
çocuğun bulunduğu sosyal bir birimdir”.
Aile, bütün toplumlarda temel yapı taşıdır.
***Aile, evlilik bağı ile bir araya gelmiş erkek ve kadın arasındaki
cinsel ilişkilerin düzenlendiği, neslin devamının sağlandığı, sosyalleşme
süreçlerinin ilk ve etkili birbiçimde uygulandığı,ana-babalar, çocuklar ve
tarafların kan bağı olan akrabalarından meydana gelmiş ekonomik ve toplumsal
bir birliktir.
AİLE VE TOPLUM
Aile, biyolojik üremeyi sağlayan sosyal birim olmaktadır.
Böylelikle toplumun doğal dengesini kurmada çok önemli bir işlev
(üreme işlevi) görerek, nüfusun yenilenmesini gerçekleştirir.
***Murdock, bütün toplumlardaki aile yapılarını karşılaştırarak, tüm
ailelerin ortak yerleşim, ekonomik iş birliği ve üreme şeklinde üç ortak
karakteristiği olduğu sonucuna ulaşmıştır.
1=Sosyalleşme süreci, dördüncü ortak karakteristik olarak bunlara
ilave edilmektedir.
Bütün toplumlarda aile, bireyin varlık alanı bulduğu bir merkezdir.
2=Aile, ferdin içinde doğup büyüdüğü ve sosyalleştiği bir kurumdur.
3=Tüm bilinen toplumlarda aile ve onun toplumla ilişkileri farklı
boyutlarda tezahür etmektedir.
***Bazı toplumlarda birçok rol ve ilişkiler, aileden bağımsız bir şekilde
gerçekleşirken, bazılarında ise her bireyin yaşamı bütünüyle aile içinde
şekillenir.
Ancak ailenin toplumsal değişmelere paralel bir biçimde yapı ve
fonksiyonları değişmektedir.
Bu bağlamda aileyle ilgili değer ve normlar da zamana göre değişim
yaşar.
Ziya Gökalp, aileyi toplumun küçük bir modeli olarak ele almakta,
güçlü aileyi, güçlü millet ve devletin temel taşı olarak görmektedir.
***Engels ve Marx, insanlığın ilk devirlerinde cinsel ilişkileri
düzenleyen herhangi bir toplumsal kuralın olmadığını, bir tür seksüel komünizmin
yaşandığını, ailenin sonraki toplumların ürünü olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Ancak bu görüşlerin bilimsel temelinin olmadığı antropolojik
araştırmalar tarafından ortaya konmuştur.
AİLENİN İŞLEVLERİ
Aile evrenseldir.
•Biyolojik işlev: Aile, üreme ve neslin devamını sağlayarak hem
ailenin hem de toplumun varlığını koruma işlevi görmektedir.
Ayrıca ailenin, cinsel ilişkileri düzenleme, meşrulaştırma işlevi
vardır.
•Psikolojik işlev: Aile, annelik, babalık, ebeveynlik, kardeşlik ve
akrabalık gibi karmaşık duygusal temele dayanır.
•Sosyalleştirme işlevi: Aile, çocukları kültürleme suretiyle önemli
bir sosyalizasyon işlevi görmektedir.
Aile çocuğa, içinde yaşayacağı toplumun davranış kalıplarını,
değerlerini, inançlarını ve kültürlerini aktarır.
•Ekonomik işlev: Aile, bir üretim ve tüketim birimidir.
•Eğitim işlevi: Çocuğa her türlü eğitim aile içinde verilir.
Geleneksel toplumlarda ferdin eğitimini aile üstlenir.
•Dinî işlev: Aile, bireylerine din eğitimi verme görevini
üstlenir.
Toplumsal değişimlere paralel olarak ailenin işlevlerinde büyük değişmeler
görülmektedir.
•Sosyal dayanışma ve üyelerini koruma işlevi: Geleneksel toplumlarda
aile,üyelerini korumakla görevlidir.
Aile üyelerini dışarıdan gelebilecek her türlü saldırıya karşı koruma
işlevi görür.
•Statü kazandırma işlevi: Aile, üyelerinin toplum içindeki
statülerini belirler.
Aile, üyelerine statü kazandırır.
Ailenin bireylerine statü tahsisi işlevi, bazı değişim
ve dönüşümler geçirmesine rağmen günümüze kadar ulaşmıştır.
Örneğin, Ortaçağda veraset yöntemiyle aileden üyelerine geçen “von”,
“dük”, “düşeş”, “sör” gibi asalet unvanları, günümüzde ya yok olmuş ya da
sembolik anlam taşımasına karşın ailenin üyelerine kazandırdığı sosyal,
kültürel ve ekonomik statüler hala önemini korumaktadır.
•Boş zamanı değerlendirme işlevi: Aile eğlenme ve dinlenme
görevlerini organize eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder