9 Ekim 2022 Pazar

 SANATIN İŞLEVLERİ 

 

Sanat genelde dinî amaçlarla, ilahi bir gücü, kutsal bir varlığı, ataların ruhunu ya da bir hayvanın ruhunu onurlandırmak ya da ondan yardım istemek için yaratılır.

 Günümüzde bazı gelişmiş ülkelerde sanat, genellikle bir lüks, kişisel zevk ya da başkalarına zevk vermek için ilgilenilecek bir alan olarak görülür.

 Sanat faaliyetleri sadece sanatçılar yapmazlar.

 Bütün insanlar bir şekilde kendilerine ait bir süslemeyle de olsa ait oldukları toplumun bir üyesi olarak kim oldukları hakkında bir bildirimde bulunmuş olmaktadırlar.

 ***Sanat ister estetik kaygılarla yapılsın isterse mezar örneğinde olduğu gibi somut faydalar için yapılmış olsun her durumda simgesel bir anlatım biçimine ve yaratıcı hayal gücünün dışa vurulmasına ihtiyaç duyar.

 Günümüzde sanatın belki en işlevsel olarak kullanıldığı alanı, insanların ilgi ve ihtiyaçlarını, dünya görüşlerini, siyasal tercihlerini kişilerin şahsi çıkarları doğrultusunda değiştirmek amacıyla yapılan faaliyetler oluşturmaktadır.

 ***Sanat kimi zaman toplumsal konum, manevi kimlik ve politik güç gösterisi için kullanılabilir.

 Örneğin; kapılara asılan nazarlık veya çatılara asılan boynuz o evin Bektaşi evi olduğunu gösterir uğur ve şans getirmesi yan unsurlardır.

 ****Sanat toplumsal olarak bir gruba aidiyeti veya o grubun kimliğinin de sembolü olabilmektedir.

  İlkel toplumlar açısından sanatın işlevleri:

  # Sanat ilkellerde dinsel bir nitelik taşır.

 Ortaya konulan sanat ürünlerinin dinsel büyü, beladan korunma veya Tanrı’ya sığınma aleti olarak da işlev görmesi söz konusudur.

  #Sanat ilkel toplumlarda iletişimi sağlar.

Yazıyı bilmeyen kimseler için sanat en doğal ifade aracıdır. 

Dolayısıyla herkesin anlayabileceği ortak bir dildir.

 # Bir toplumun geçmişini, efsanelerini, atalarını ve mitik kahramanlarını canlandırır ve anlatır.

Yani sanat aynı zamanda ritüel bir amaca yönelik ve gelenek görenekle de beslenmektedir.

 # İlkellerin sanat eserlerinde sadece estetik kaygının olduğu iddia edilemez.

Yani sanat sanat içindir düşüncesinin onlar için pek bir anlamı yoktur.

 #Sanat, malzemesiyle bir mesaj taşır.

İnsana yararlı bilgiler verir.

 ***İlkellerde sanat, büyü, mitoloji ve ahlak gibi ögelerle iç içedir.

 Sanatın çağdaş insan yaşamındaki önemi ve işlevleri:insanın, özgünlüğü ve güzeli arayarak bulabilmesi, gereksinimlerinin karşılayabilmesi yanında onu çağdaş yaşantısı içinde değişik boyutlarıyla işlevlerinden yararlanması temelini oluşturur.

 Söz konusu olan işlevler, estetiksel temellerdir.

 Bunlar dış görünüşüyle bireysel, toplumsal yapıda olduğu gibi, kültürel, ekonomik, sosyolojik ve eğitsel nitelik konumunda da bulunabilirler.

 Sanatın bireysel işlevi: Bireyin sağlıklı, başarılı, dengeli, doyumlu ve duyarlı, yaşamında mutlu olabilmesi için, davranışları üzerinde belirli değişimler gözlemlemek estetik uyarılma ve karşı tepkide bulunma, yorumlama ve yaratma davranışı yatmaktadır.

  Sanatın toplumsal işlevi: Bireylerin birbirleriyle, toplumların toplum katmanlarıyla anlaşma, dayanışma, kaynaşma, paylaşma, iş birliğine girme, birleşip bütünleşme sağlamasında sanatın çok önemli görevi olduğu yadsınmaz bir gerçektir.

 Sanatın kültürel işlevi: Artırıcı, kültürel değerleri kuşaklar arasında taşıyıp aktarıcı, kültürler arası ilişkileri zenginleştirip güçlendirici, pekiştirici özelliklerini kapsamaktadır.

 Sanatın ekonomik işlevi: Bireysel ve toplumsal olguların, düzenli, etkili ve verimli bir biçimde gerçeğe dönüşmesini sağlayıcı görev ve sorumluluklar taşır.

 E. Zola’nın yaklaşımında olduğu gibi sanatın işlevi, doğayı değiştirmek değil onu güçlendirmektir.

 Onun için sanat doğadaki gerçeklikten daha etkilidir.

 Kurmaca olduğunu bildiğimiz halde bir filmdeki veya tiyatrodaki anlatı bizi her zaman gerçek olandan daha fazla etkileyebilir.

  ***Sanat hayata dengeyi getirir.

 Hayatın içerisindeki sosyal dengesizlikler, siyasal eşitsizlikler sanat sayesinde bir dengeye oturmaktadır.

 Sanat insanı diğer insanlara yaklaştırır.

 Bir romanı okuyup seven veya her hangi bir filmden veya geleneksel bir sanattan zevk alan insanlar doğal olarak bir araya gelirler.

 ***Sanat insana yeni algı ve keşif alanları açar.

 Eğer sanat yoluyla hayal edilip ortaya konmasa birçok buluşun şimdi olmayacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

 Bütün buluşlar önce hayal, sonra sanatsal değer ve keşif yoluyla ortaya çıkmaktadır.

 ***Sanat insana yaşama coşkusu verir.

 Parçalanmış duygular, sadece madde ve kapitale kilitlenen zihinlerde sanat adeta bir yaşam simidi görevi görür.

 

KÜLTÜR VE SANAT

 ***Sanat bireyden başlar bireyin yaşadığı kültürü etkiler ve kültürleşme yoluyla evrensel boyuta ulaşarak tüm dünyaya yayılır.

 Kültürü canlı tutmanın en temel yönlerinden biri onun sanat yoluyla dile getirilmesidir.

 ***Antropolojik anlamda kültür bir insan toplumunu, özellikle de yasam biçimlerinikarakterize eden görünümlerin tümüdür.

Sanatın ne olduğunu belirsizleştiren etmenlerden biri her yerin kopya sanat eserleriyle dolup taşmasıdır.

 ***Sanat eserleri yaşayan kültürlerin ve milletlerin birlik ve beraberliği de diri kalmakta ve sanat eserlerinin simgelediği dünya görüşü, anlayışı da geçmişle geleceğin kültürel mirasını köprü olarak kurmaktadır.

 Değişme, eski ve yeni durum arasındaki farklılaşmalara ya da dönüşüm süreçlerine işaret eden bir kavramdır.

 Sosyal ve kültürel değişme, sosyo-kültürel yapıyı oluşturan toplumsal ilişkiler ağının ve bu ilişkileri belirleyen toplumsal kurumların bir kısım unsurlarında zaman içerisinde meydana gelen farklılaşmaları ifade etmektedir.

 Sosyal ve kültürel değişme ise sosyo-kültürel yapıyı oluşturan toplumsal ilişkiler ağının ve bu ilişkileri belirleyen toplumsal kurumların bir kısım unsurlarında zaman içerisinde meydana gelen farklılaşmaları ifade etmektedir.

 Dolayısıyla sosyal ve kültürel değişme, fiziksel ve toplumsal sınırlar dahilinde zaman içerisinde ortaya çıkan yeni durumlara işaret eden bir kavramdır.

 Bu bağlamda doğal çevre, kültürel çevre ve zaman unsurlarına bağlı olarak şekillenen değişme, sosyo-kültürel boyutları olan bir süreçtir.

 **Geleneksel ve tutucu toplumlar da dahil olmak üzere, bütün toplumlar ve kültürler sürekli olarak bir değişim sürecinden geçmektedirler.

 Bu bağlamda değişme, toplumun ve kültürün doğasında vardır. Sosyal ve kültürel değişme tüm toplumların zorunlu olarak yaşadıkları bir süreçtir.

 Sosyal bilimlerin çeşitli disiplinlerinde araştırma yapan bilim adamları, sıkça başvurdukları bir kavram olarak değişmeyi, olumlu ya da olumsuz, anlamlı ya da anlamsız veya iyi ya da kötü gibi değer yüklü bir anlam dairesi içerisinde ele almazlar.

 Bu manada sosyo-kültürel değişme, toplumsal olguların geçirdiği dönüşüm aşamalarına ilişkin herhangi bir yargıda bulunmayan, yansız bir kavramdır.

 Ancak sosyo-kültürel yapılarda meydana gelen birçok değişme, pek tabiidir ki, olumlu ya da olumsuz veya ilerleme ya da gerileme olarak nitelenebilecek türde sonuçları olan dönüşümlerdir.

 Sosyologlar, sosyo-kültürel değişme kavramını, toplumun örgütlenme biçiminde, hacminde ve parçaları arasındaki denge ve uyumda meydana gelen değişmeleri ifade etmek amacıyla kullanmaktadırlar.

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  ŞAMANİZMİN BİLİMSEL ARKA PLANI     Bugün birçok ülkede bilimsel çalışmalar disiplinlerarası bilimsel araştırmalar şeklinde yürütülme...