9 Ekim 2022 Pazar

ANTROPOLOJİ VE DİL

 

Dilin Niteliği: İnsanların kullanageldikleri hangi dil olursa olsun dil, bilgiyi iletmenin bireysel ve toplumsal yaşamın deneyimlerini paylaşmanın aracı rolündedir.

Bu simgeleştirme sürecini, konuşma dilinde, birkaç sesi kullanarak (hiçbir dil 50’in üzerinde ses kullanmaz) ve bunları anlamlı yollarla bir araya getirecek kurallar geliştirerek yaparız.

 İşaret dili’nde de aynı işlem yapılır ancak orada ses yerine el kol hareketleri vardır.

 Bu anlamda yeryüzünde bulunan yaklaşık 6000 dil bizleri çeşitliliği ve karmaşıklığı ile şaşırtabilir.

 Ancak antropolojik olarak dillerin temellerine inildiğinde tüm dillerin aynı biçimde örgütlendiğini görebiliriz.

 Örnegın; Bir dilin başka bir dile tercüme edilmesi gösterilebilir.

 ***Diller incelikli ve karmaşık tarzlarda çeşitlilik gösterir.

Diller, gramer,fonoloji, morfoloji ve sentakstan oluşur.

Linguıstık,dılın yapısal özellıklerını ve konuşma biçimlerını ınceler.

***Linguistik’in (dil bilim) temeli 2000 yıldan öncesine, Hindistan’da dil uzmanlarının çalışmalarına dayandığı düşünülmektedir.

Yer yüzünde yaklaşık 10.000 dilden bahsedilmektedir.

 ***Kültürel teması kolaylaştıran bir başka dil biçimi de bir ya da daha fazla gelişmiş dilden alınma basitleştirilmiş bir gramer ve sözlüğe dayanan pidgindir.

 Eğer bir pidgin dil tam gelişmiş bir dile dönüşürse, o zaman Kreol adını alır.

 ***Dil,bilimin temel olarak 3 ana daldan soz edılır:

 Betimsel Dil Bilim:

Betimsel dil bilim, bütün özelliklerini kaydederek,betimleyerek ve çözümleyerek bir dili ortaya çıkarmaya çalışır.

 Bu alan zor olmakla birlikte bir dilin yapısını, dil bilimsel dağarcığını ve diğer dillerle olan ilişkisini daha derinlemesine anlamamıza yardımı çok büyüktür.

 Ses Bilim: Dil olgusunun en küçük anlamlı birimi sözcük (kelime)’ tür. Sözcükler ses ya da fonem birimlerinden oluşur.

 Fonemlerin sayısı çok fazla değildir.

 Dillerdeki sınırlı sayıdaki fonemler, çok sayıda morfemi ayırt etmekte kullanılarak farklı anlamlar yaratırlar.

 Dilin sentaksı (söz dizimi), semantik (dili anlam açısından inceleyen bilim dalı) önemi yanında yarattığı yapısal hiyerarşik belirlenimle de dilin önemli özelliklerinden biridir.

 Sözcükler, seslerden; cümleler sözcüklerden; diller ise kavramlar ve cümlelerden oluşur.

 Biçimbilim (Morfoloji):

Dil bilimciler biçim bilimi, dildeki seslerin dökümünü yaparken yani dildeki sözcük oluşumuyla(fiil çekimleri, çoğul ekleri ve bileşik sözcükler vb.)ilgili kalıplar ve kuralları da incelerler.

 Biçim birimler, bir dilde anlam taşıyan en küçük ses birimleridir.

 Anadolu’nun bir köyünde inceleme yapan bir dil bilimci, “kuzu” sözcüğünün, k-u-z-u ses birimlerinden oluşan bir biçim birim olduğunu anlar.

 Çevresindekileri dinlerken kişilerin iki veya daha fazla bahsederken “kuzular”sözcüğünü fark eder.

 Böylece –lar biçimbiriminin bir başka biçim birime eklemlendiğinde onu çoğul hâle getirdiğini de öğrenmiş olur.

 

Tarihsel Dil Bilim:

Belirli bir dilin tarih içindeki her hangi bir dönemdeki bütün özelliklerine odaklanan betimleyici dil bilimden farklı olarak, dillerin değiştiği gerçeğiyle ilgilenir.

 Bunun yanında tarihsel dil bilimciler, sadece tarihteki dillerin değişimiyle ilgilenmezler.

Çünkü günümüz dilleri de daima bir değişim içerisindedir.

Örneğin, son yıllarda internet kullanımı dildeki değişimi.

Dil değişimi üç biçimde meydana gelir:

İlişki içinde bulunduğu kültürlerden yeni kelimeler alır.

 Örneğin Zebra,kahve, karnaval, divan İngilizceye  bu şekilde girmiştir.

 Yeni kelimeler yapılandırır.

Geyik-köpek, Amerikan Kızılderililerinin ilk gördükleri ata verdikleri isimdir.

 Mevcut kelimelere yeni anlamlar yükler.

 Örneğin Arizona Apaçi dilinde otomobillerin çeşitli kısımlarını belirtmek için anatomik sözlerden yararlanılmıştır.

 Örneğin gözler, farları; kalp, distribütörü;mide, benzin deposunu ifade eder.

 

Etnik Dil Bilim:

Her toplumun kendine has bir kültürü olduğu gerçeği bir yana, bireylerin dil kullanım biçimleri de cinsiyet, sınıf ve etnik kökene bağlı olarak değişiklik gösterir.

 Dil kullanımımız kültürümüzü, kültürümüz ise dili kullanış biçimimizi yansıtır. 

Bu alan, dilin kültürel bağlamı ve toplumsal kullanımıyla ilgili bütün boyutlarını ele alır.

 Beden Dili ve Yan Dil: Sözsuz ıletısımdır.

 Beden dili jestler ve mimiklerle gerçekleşir.

 Kişinin zihninde bulunan bir anlamı ifade etmesi ya da bir anlam oluşturması amacıyla yüz kaslarını kullanımı mimikleri, yani yüz ifadesini;ayak-bacak, el-kol, baş hareketleri kullanılır.

 NOT==Beden dilini çözümlemeye çalışma yöntemine “kinesik” adı verilmektedir.

 ***Beden dilinde insan istese de bazı duygularını gizleyemeyebilir, bu demek değildir ki insan beden diliyle yalan söylemez.

 Ancak çığlık, kahkaha, gözyaşı,kızarma, tüylerin diken diken olması gibi şeyler, konuşmaya göre daha zor denetim alınabilen durumlardır.

 ***Sözsüz iletişim araçları, sözlü olanlar kadar kişinin kontrolünde olmadığından, daha doğru, daha gerçek, daha önemli bilgiler verir.

  Bir iletişim sürecinde, ortalama olarak kelimelerin sözle ifadesinin % 10, ses tonunun %30 ve beden dilinin ise % 60 rol oynadığı belirtilmektedir.

 Yandil (Paralangaj): Paralangaj, genellikle dile eşlik eden dil ötesi seslerin sistemi olarak tanımlanabilir.

 Bu sesler “kıkırdama”, “inleme”, “iç çekme” olabileceği gibi sesin tizliği ve hızı da olabilir.

 Konuşmalarda sözcük seçimi, konuşma hızı,  yanıtların uzunluğu ve benzeri etmenlerin bilinç düzeyinde algılanamasa da kişinin bilinçaltını etkileyebileceğini belirtmek gerekir.

 Örneğin sorguya çekilen bir kişinin mahkeme salonundaki konuşması ve kendini savunması.

 ****Sesin niteliği, konuşmacının sesinin arka planı olarak işlev görür.

 Sesin nitelikleri, ses perdesinin düşük ya da yüksek, dudakların açık ya da kapalı,nefes borusu girişinin kontrol edilmesi,telaffuz (güçlü ya da gevşek), ritim (sesin yumuşak            ya da aniden bölünmesi), tını (tınısı güçlü olandan zayıf olana), ve tempo (artan ya da azalan) gibi özelliklerdir.

 Dil ve Düşünce: Dilin düşünce ve eylemi biçimlendirdiği görüşü “dil bilimsel görecelik” ilkesi olarak adlandırılır.

 Bu antropologlara göre; her dil, konuşanlarına, dünyayı  belli bir şekilde görmelerini sağlayacak şekilde dil bilimsel alışkanlıklar kazandırır.

 Onlar, düşünme biçimleri ve tüm diğer zihinsel etkinlikler de dahil olmak üzere, dilin bir insanın tüm yaşam tarzını belirlediğini savunmuşturlar.

 ***Dil kültürel gerçekliği yansıttığında, kültürde yaşanan değişim de dildeki değişim olarak toplumsal hayatta yansımasını bulacaktır.

 Wittgenstein’ın şu ilkesi oldukça açıklayıcıdır: “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır.”

 ***Dil ve düşünce ilişkisini ele alırken, düşünme eyleminin, dilin sunduğu imkânlarla sıkı bir ilişki içerisinde olduğu gerçeğini göz ardı etmemekle birlikte, bu eylemin tek ve olmazsa olmaz koşulunun dil olduğunu ileri sürmektır.

 ***Kısaca bir dilde bir insan grubunun, bir ulusun özel ruh ve yaşama biçimi tinsel bir form kazanır.

 Bu nedenle bir ulusun özelliği en iyi dillinde kavranır.

 Bir milleti yok etmenin en kısa yolu dilini ortadan kaldırmaktır.

 Dilin Kökenleri: Dili incelerken doğal olarak devreye ırk, kültür, toplum, sanat, müzik, din ve bireyin de girmesi zorunlu bir durumda olmaktadır.

 Kimi topluluklarda dilin ilk çıktığı yerin kendi milletleri ve toprakları olduğuna dair anlatılar pek çoktur.

 Yine buna benzer Müslümanlar arasında da cennet dilinin Arapça olduğuna ve dillerin anasının da Arap dili olduğuna dair yaygın kanaatler vardır.

 ***Dilin kökeni hakikaten bilim adamlarını uğraştıran konulardan biri olarak gündemi meşgul etmiştir.

  Dilden daha önemli hiçbir kültürel fenomen bulunmadığı gibi, kendi kökeni hakkında böylesine az bilgi sunan başka bir gelişme de yoktur.

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  ŞAMANİZMİN BİLİMSEL ARKA PLANI     Bugün birçok ülkede bilimsel çalışmalar disiplinlerarası bilimsel araştırmalar şeklinde yürütülme...