ANTROPOLOJİNİN YÖNTEMLERİ - 1
Yerel/mahallî
ortamların ilk elden incelenmesi
olarak nitelenen etnografi antropologların sıklıkla
kullandıkları bir araştırma tekniğidir.
Etnografi,
modern sanayi toplumlarına kıyasla daha fazla kültürel benzerliği ve daha az
toplumsal farklılığı olan toplumlar üzerinde yürütülen bir araştırma modelidir.
Etnograflar,
endüstrileşmemiş ortamlarda toplumsal hayatı anlamak için çeşitli kültürleme
tarzlarını dikkate almayı gerekli görmektedirler.
Bu
bütüncü hedefe varmak amacıyla bilgi toplamak için serbest dağılım
stratejisini benimserler.
Bu
etnografik araştırma tekniklerini ve bu tekniklerin sahip oldukları
özellikleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
Gözlem:
Günlük
davranışın doğrudan gözlenmesini ifade eder.
Katılarak
gözlem bu tekniğin en karakteristik tarafıdır.
Katılımcı
gözlem, bir antropoloğun inceleme yaparken toplum hayatına katılması sürecini
ifade etmektedir.
Antropologlar
gözlem yaparlarken ve çevresindeki olan biteni kavramaya çalışırlarken
olayların ve süreçlerin birçoğuna da iştirak ederler.
Söyleşi,
Görüşme ve Görüşme Formları:
Günlük
konuşmadan resmî türdeki konuşmalara kadar çok çeşitli içeriklerde gerçekleşen
söyleşiler, bir antropoloğun dostane ilişkiler kurmasına yardımcı olur.
Önceden
hazırlanmış ya da kendiliğinden gerçekleşen uzun görüşmeler yardımıyla hayata
dair neler olup bittiği hakkında bilgi toplar.
Soyağacı
Yöntemi:
Merkezi
hükümeti olmayan toplumlarda bu bağlar toplumsal yaşamın ve siyasal
örgütlenmenin temelini teşkil etmektedir.
Hatta
antropologlar böyle toplumları akraba-temelli olarak sınıflandırır.
Herkes
herkesle ilişkilidir ve zamanlarının çoğunu birlikte geçirirler.
Belirli
akrabalık ilişkileri ile bağlantılı davranış kuralları günlük yaşamın temelini
teşkil eder.
Bu
sebeplerden ötürü ilk antropologlar sanayileşmemiş kültürlerin toplumsal yapı
taşları olan akrabalık, soy ve evliliğin ilkelerini derinlemesine incelemek ve
açıklamak için soyağacı işaret sistemini geliştirmişlerdir.
Konuya Vakıf
Kişiler:
Her toplum
hayatın belirli yönleri hakkında en iyi veya yararlı bilgiyi verebilen
deneyimli, yetenekli eğitimli insanlara sahiptir.
Bu insanlar
konuya vakıf kişiler olarak nitelenmektedirler.
Yaşam Öyküleri:
Antropologlar
çoğu kez araştırmalarını yürüttüğü sahada ilginç bulduğu kişilerin yaşam
öykülerini derlerler.
Hayat
boyu yaşanan deneyimlerin yeniden hatırlanması samimi ve kişisel bir
portre sunar.
Yaşam
öykülerinin ilgisi farklı insanların aynı sorunları nasıl ele aldığı ve
yorumladığı üzerine yoğunlaşmaktadır.
Emik ve Etik
Araştırma Stratejileri:
Antropologlar
kültürleri incelemek için başlıca iki yaklaşım kullanmaktadırlar.
Emik (aktör
yönelimli) ve etik (gözlemci yönelimli).
Emik
yaklaşım, yerlilerin veya bir yaşam öyküsündeki bir yerlinin nasıl düşündüğünü
ve yaşadığını araştırır.
Etik
yaklaşım ise araştırmanın odağını yerli sınıflamalar, deneyimler, açıklamalar
ve yorumlardan bizzat kendi tespitlerine doğru kaydırır.
Etik
yaklaşımı benimseyen bir antropolog, kültür taşıyıcılarının kendi kültürlerini
tarafsız bir biçimde yorumlayamayacak kadar onunla iç içe olacak.
Sorun Yönelimli
Antropoloji:
Antropologların
insan davranışını bütün bağlamı içinde ele almalarına rağmen her şeyi
incelemeleri imkânsızdır.
Bunun
için alan araştırmaları genellikle özgül sorunlara eğilir.
Birçok
antropolog özgül bir sorunla alana gider ve bu sorunla ilgili olduğu
düşünülen değişkenler hakkında veri toplar.
Antropologlar
nüfus yoğunluğu, doğal çevre, iklim, fiziki coğrafya, beslenme ve arazi
kullanımı gibi etkenler üzerine de bilgi toplar.
Boylamsal
Araştırma:
Genellikle
bir küçük grup, topluluk, bölge, toplum, kültür veya diğer birimlerin, uzun
sürelerde ve tekrarlanan ziyaretlere dayalı olarak incelenmesi
esasına dayalı bir araştırma modelidir.
Elde
ettikleri veriler neticesinde, antropolog ve sosyologlar zaman içerisinde o
sosyo-kültürel yapıda meydana gelen toplumsal, kültürel değişmeleri ve bu
değişmeleri doğuran antropolojik ve sosyolojik etkenleridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder