POLİTİK
ÖRGÜTLENME - 3
POLİTİK
SİSTEMLER
Merkezileşmemiş
Politik Sistemler: Merkezileşmemiş politik örgütlenmelerin hakim olduğu
toplumlar evlilik, akrabalık yaş ve ortak çıkar gruplarına dayalıdırlar.
Nüfus yoğunluğu düşük ve oldukça
homojendir.
Göçebe, avcı-yiyecek toplayıcı toplumların
genel örgütlenme biçimi olarak göze çarpan bu tür politik yapılar eşitlikçidir.
Bireysel statüler arasında farklılıklar
olsa da sınıfsal tabakalaşma yok denecek kadar azdır.
Güç dağınık, geçici ve paylaşılır
niteliktedir.
Zümre (Takım):50-100 kişiden oluşan
akrabalık temelli, karmaşıklık derecesi düşük, gevşek biçimde örgütlenmiş,
ortak kimlik duygusunu paylaşan küçük gruplardır.
Küçük
oldukları için resmî merkezi bir siyasal sisteme ihtiyaç yoktur.
Yaş ve cinsiyete dayalı bir iş bölümü
olsa da uzmanlaşma yok denecek düzeydedir.
Kalahari çölünde yaşayan Kunglar,
Eskimolar bu örgütlenmelere örnek olarak verilebilir.
Zümre, bilinen en eski politik örgüttür.
Bir kişi yetenekleri sayesinde lider
olabilir.
Ancak liderlerin insanları kararlarına
uymaya zorlayacak bir güçleri yoktur.
Lider çoğunlukla erkektir ve liderlik
süresizdir.
Kabile:Genellikle zümreden daha fazla
sayıda insanın, ortak bir dil ve kültüre sahip birkaç küçük topluluğun
faaliyetlerini koordine eden örgütlenme biçimidir.
Eşitlikçi bir yapı olsa da cinsiyete
ve yaşa dayalı bir saygınlık farklılaşması olabilir.
Ekonomi her zaman olmasa da tarım ve hayvancılığa dayalıdır.
Kabilelerin uzmanlaşmış siyasal roller ve
otoriteye sahip liderleri, resmî baskı mekanizmaları yoktur.
Merkezileşmiş Politik
Sistemler:Merkezileşmiş politik sistemler, gücün veya otoritenin bir kişi ya da
bir grupta toplandığı örgütlenmelerdir.
Şeflik:İki ya
da daha fazla yerel gurubun tek bir yönetici, yani şefin politik liderliği
etrafında örgütlendiği ve onun altındakilerin hiyerarşik bir şekilde dizildiği
bölgesel bir yönetim biçimidir.
Bireylerin hiyerarşi içindeki yeri,
şefe yakınlıkla belirlenir.
Şefe
yakınlık ayrıcalığın da belirleyicisidir.
Politik
kararlar, bu hiyerarşi içerisinde uygulamaya konulur.
Birinci düzeydeki karar mevkisi şeftir.
İkinci düzeyde ise emirleri uygulayan
yöneticiler bulunur.
Batı
Afrika’daki Kpeller şefliğe örnek gösterilebilir.
Şefliklerde
toplumsal ilişkiler akrabalık, evlilik, soy, yaş, kuşak ve cinsiyet gibi
değişkenler tarafından düzenlenir, bu özellikleriyle zümre ve kabilelere
benzerler.
Statü, otorite, saygınlık, soy ve
akrabalık temellidir.
Şef, istediği kadar mal edinebilir ve bunu
çocuklarına miras olarak bırakabilir.
Şefin mal
varlığı onun politik otoritesini destekler.
Devlet:Politik
sistemlerin en karmaşık ve merkezileşmiş olanı devlettir.
devlet, belirli bir alan içerisinde resmî
bir hükümet tarafından örgütlenen ve güç kullanma yetkisine sahip, yönetilen
çok sayıda insanı barındıran bir merkezi sistemdir.
Tarihte
ilk kez Mezopotamya da ortaya çıktığı bilinen devlet tipi politik sistemlerde
tabakalaşmış bir bir yapı söz konusudur.
Toprak ya da sermaye gibi üretim
faktörlerine sahiplik bu tabakalaşmanın temel bileşenidir.
**Devletin ortaya çıkışını, toplumsal
tabakaşlamanın ve sınıflaşmanın ortaya çıkmasıyla birlikte yaşanan sınıf
çatışmasına bağlayan teorik açıklamalar vardır.
Devletin önemli bir boyutu, sınırlar
içinde ve dışında düzenin sağlanması için yetkinin dağıtılmasıdır.
Polis, dış
işleri, savunma vb bürokratik düzenler yoluyla devlet, yetkisini kişisel
olmayan, tutarlı ve önceden kestirilebilir bir biçimde belli eder.
Politik Sistemler ve Meşrulaştırma;
Yasallık:Politik sistemin adı ne olursa olsun, güç ve otoriteyi elinde
bulunduranlar, pek çok siyasal sistemin inkâr edilemez bir biçimde yaptığı gibi
düpedüz terör veya şiddete başvurarak yönetmedikçe, ellerindeki gücü ve
iktidarı meşrulaştırmak ve yasal kılmak; insanların güven ve onayını kazanacak
yollara sahip olmak zorundadırlar.
Güç gibi yasallık da politik sitemin
destek biçimidir.
Ancak
güçten farklı olarak yasallık bir toplumun sahip olduğu değerlere dayanır.
Kimi
toplumlarda liderin gücünün yasallığı, sahip olduğu servetten kaynaklanır.
Hint
toplumunda Brahmanlar, güçlerini verili statülerine ve kutsal metinlere
başvurarak meşrulaştırabilirlerken parlamenter demokrasilerde, yasama
meclisleri karar ve uygulamalarında seçim sonuçlarıyla şekillenmiş halk
iradesine atıfta bulunurlar.
Birçok çağdaş devlette olduğu gibi
devletin meşrulaştırıcı ideolojisi dünyevi, bazı devletlerde ise dinî olabilir.
Yasallık siyasi liderlerin yönetme, gücü
elinde tutma, kullanma ve dağıtma hakkıdır.
Yasallığa
dayalı güç yetkidir ve yanlızca zor kullanmaya dayalı güçten farklıdır.
Yetkiye boyun eğme, boyun eğmenin doğru
olduğu inancından kaynaklanır.
Zora dayalı güce boyun eğmede ise korku
kaynaklık eder.
Yasallığa
dayalı güç simgeseldir ve gücü kabul eden ve tanıyanların olumlu beklentilerine
dayalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder