2 Aralık 2022 Cuma

 İNSANLIĞIN EVRELERİ - 2

 

 Eşitsizlik ve toplumsal yapı arasındaki ilişki, ileri bahçeci ve tarım toplumlarında yüksek olmakla birlikte, gelişmiş modern toplumlarda eşitsizlik oranı daha düşüktür.

 Bununla birlikte kabul etmek lazım ki eşitsizlik toplumlarda daima olacaktır.

**Nüfus ulus içinde köylerden kentlere göç etmiş ve sanayi işlerinde çalışmaya başlamıştır.

 Buna bağlı olarak insan nüfusu daha once görülmemiş bir hızla artarak doğal kaynaklar üzerinde baskı yaratmaktadır.

 Öte yandan büyüme oranı istikrara kavuşuncaya kadar,nüfus hızla ve sürekli artmaya devam eder.

 İş uzmanlaşması artmıştır.

Servetin belli kesimlerde toplanması artmıştır.

Bu durum, yeni toplumsal ilişkiler ve örgütler yoluyla gerçekleşmiştir.

 Aile yapısı geniş aileden çekirdek aileye doğru evrilmiş ve aile içi yardımlaşma da çoğu zaman sigorta, devlet yardımı veya özel kurumların yardımına doğru değişmiştir.

 **Tarım sektöründe çalışanların sayıları azalırken buna bağlı olarak hizmet sektöründe ve endüstride çalışanların sayısı hızla artmıştır.

 Bu durum aynı zamanda kent nüfusunun kır nüfusa oranını artırmış ve kentlerde beklenmedik kalabalıkların oluşması sonucunu doğurmuştur.

 **Toplumlar arasında da eşitsizlikler endüstri gücü olmaya bağlı olarak değişmiştir.

 Dolayısıyla kimi endüstrileşmiş toplumlar diğerlerine siyasi, ekonomik, askerî ve teknolojik noktalardan üstünlük kurmuşlar ve onlara hükmetmeye ve kaynaklarını sömürmeye başlamışlardır.

 Günümüzde bu dengesizliğin ortadan kaldırılması adına toplumların endüstrileşme ve sonrasını gerçekleştirmeleri zorunlu görünmektedir.

 Eğitim tamamen devlet eliyle ve örgün bir şekilde yapılır hale gelmiştir.

Sınıflar arası farklılaşma artmıştır.

Uluslararası ekonomi ortaya çıkmıştır.

 Üretim ve Kaynakları:Antropologlar, farklı toplumların ekonomik sistemlerini açıklamak ve karşılaştırmak için üç ekonomik alan üzerinde araştırma yaparlar.

 Bunlar; Kaynaklara erişimin düzenlenmesi, üretim süreci, dağıtım ve değiş tokuştur.

 Kaynaklara Erişimin Düzenlenmesi(Doğal kaynakları elde etme stratejileri): Kaynak açısından zengin topraklara erişimi garantilemeye yönelik olarak planlanmıştır.

Emek, ham maddeler ve teknoloji, sosyal grubun istediği mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılabilecek üretim kaynaklarıdır.

  Emek, her türlü ekonomik sistemin temel taşıdır.

 İnsan toplulukları için temelde cinsiyet ve yaşa dayalı iş bölümü hemen hemen her toplumda geçerli olan iki özelliktir.

 Cinsiyete Bağlı İş Bölümü:Bazı topluluklar için kadının ve erkeğin iş bölümü gevşek sınırlarla belirlenebilir.

 Bu belirlemelerde bazen kadın erkeğe ait gibi görülen işleri yaptığı gibi erkeğin de kadına ait vazifeleri yaptığı görülebilir.

Önemli olan iş birliğidir.

 Yaşa Dayalı İş bölümü:Bazı işler gençlere uygun görülmezken kimi işler de yaşlılar için mümkün olamamaktadır ya da tam tersidir.

Her yaşta kişiler kendilerine ait olan işleri yerine getirmelidir.

 İş Birliği:İş birliğine dayalı çalışma grupları gerek gelişmiş gerekse de gelişmemiş her toplumda bulunabilir.

 Üretim stratejileri şu üç unsuru birleştirir; doğal kaynaklar, emek ve sermaye.

  Emek yoğunluğunu etkileyen etkenleri de; İnsanların belli bir zamanda bir kişinin üstesinden geldiği iş miktarı olan üretkenlik,

 Üretken olunan yaşam süresi yani bir kişinin kültürel olarak tespit edilmiş, işe başlama ve iş gücünden çekilme yaşlarıyla sınırlı dönem ve İş günü yani bir ideal olarak bir kişinin, kültürel olarak tespit edilmiş, her iş gününde geçireceği saatlerin süresi kavramlarını içerir.

 Maddi malların dağıtımını başlıca üç kültürel sistem içinde değerlendirmek mümkündür.

 Bunlar; karşılıklılık, piyasa takası (takas ve ticaret ve yeniden dağıtımdır.

 Karşılıklılık:Karşılıklılık, değişimin eşitler arasında yapıldığı, uzun dönemde dengenin sağlanması, para ve fiyatın bulunmaması, tarafların istedikleri zaman alışverişten çekilmesi ile belirlenen ekonomik ilişkileri örgütleyen ilkedir.

Bütün ekonomilerde değişim “karşılıklılık” ilkesine dayanırken, para, fiyat ve toplumsal tabakalaşmanın bulunmadığı toplumlarda tek ilke durumundadır.

İnsanlar arasında yapılan değiş tokuş üç şekilde cereyan etmektedir.

Bunlar genelleştirilmiş karşılıklılık, dengeli karşılıklılık bazen de olumsuz karşılıklılık olarak ifade edilmiştir.

 **Yiyecek dağıtım usülü “genelleştirilmiş karşılıklılık” örneğini oluşturmaktadır.

 **Dengeli karşılıklılık” ise uzun dönemli bir süreç olmayıp, alma ve verme işlemi çok somut ve belirgindir.

**Karşılıklılık ilkesi, sanayi toplumlarında da ekonomik örgütleyici olarak geçerliliğini korumaktadır.

Olumsuz karşılıklılık:Değiş tokuşun üçüncü şeklidir.

Burada adından da anlaşıldığı gibi veren kimse, ince hesaplar yapmak suretiyle daha fazlasını alma düşüncesindedir.

 Bir diğer takas şekli de sessiz iletişim veya “sağır trampa” diye adlandırılan ticarettir hiçbir temas olmadan yapılan takasdır.

 Pazar Ekonomisi:Mal ve hizmetlerin alınıp satılmasında fiyatların arz ve talebe gore belirlenmesine pazar ekonomisi adı verilmektedir.

 Para: Demir Paraların İcadı ve Değiş Tokuş Aracı Olarak Yayılması.Para, diğer mal ve hizmetler için ödeme yapmakta ve onların değerlerini belirlemekte kullanılan bir metadır.

Lidyalılar para kullanmak suretiyle değiş-tokuşu bırakmışlardır.

 Kullanılan paraların üzerinde mutlaka siyasi simgelerin yer aldığı görülmektedir.

 Para kullanımı yaygınlaşınca zaruri olarak metaller uzun dönem kullanılabilecek, kolayca saklanabilecek ve taşınabilirliği de kolay olacak şekillerde tasarlanmıştır.

 Bunun için de demir, gümüş ve bakır parçalarından paralar yapılmaya başlanmıştır.

2600 yıl önce Lidyalılar bu metal yuvarlaklar şeklinde paralar tasarlamışlardır. 

Liderlerin toplanan bu gelirleri hâlka dağıtmasında bazı nedenler;

 &-Liderler servet dağıtımıyla cömertlik gösterisi yapıp iktidarının sürdürmek ister,

 &-Kendi liderliğini destekleyen kimseleri maddeten destekleyerek iktidarını güçlendirmek ve onların desteklerinin devamını sağlayarak yüksek bir hayat standardı sağlamak ister,

 &-Mükellef ziyafetler vererek diğer grup veya devletlerin liderleriyle iyi ilişkiler kurarak toplumunun gücünü ve kendi meşruiyetini artırmak ister.

 Son on yılda artan gelir ve üretim çarpıklıkları,Birleşmiş Milletler Kalkınma Raporu’ndan hareketle görelim.

 -Dünyada en varlıklı 200 kişinin serveti, dünya nüfusunun % 41'nin toplam gelirinden fazladır.

 -Gelişmekte olan ülkelerde 1 milyar 300 milyon kişi temiz sudan yoksundur.

 -840 milyon insan açlık sınırındadır.

-1,5 milyar insanın günlük geliri 1 dolardan azdır. 

-80'den fazla ülke 10 yıl öncesinden daha az kişi başı gelire sahiptir.

-İlkokul çağındaki 7 çocuktan biri okulsuzdur

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  ŞAMANİZMİN BİLİMSEL ARKA PLANI     Bugün birçok ülkede bilimsel çalışmalar disiplinlerarası bilimsel araştırmalar şeklinde yürütülme...